Uğur Şahin
Ortadoğu’da tansiyonu yükselten 7 Ekim saldırısını radikal İslamcı Hamas’ın silahlı kanadı İzzettin El Kassam Tugayları gerçekleştirse de şu an İsrail ordusu ile devam eden çatışmalara Filistinli sol Marksist örgütler de diğer cihatçı gruplar da katılıyor.
Gazze Şeridi’nde aktif olan örgütlerin başını Hamas ile İslami Cihad Hareketi’nin silahlı uzantıları çekiyor. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ve Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC) gibi sol görüşlü örgütlerin silahlı grupları da sahada.
Peki İsrail’e karşı hangi örgütler savaşıyor? Bu örgütler hakkında neler biliniyor? Bu yapıların Türkiye ile ilişkileri nasıl?
Filistin’in İhvan’ı Hamas ve Kassam Tugayları
Ortadoğu’nun en eski İslamcı hareketlerinden olan ve “İhvan” olarak bilinen Müslüman Kardeşler’in Filistin’deki uzantısı Hamas, bölgedeki en büyük yapılanma. Filistin’deki “Birinci İntifada” esnasında 1987 yılında kurulan Hamas, İslami bir devlet kurmayı amaçlıyor. Gazze Şeridi’ni 2007’den beri kontrol eden Hamas, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında 30 yıl önce imzalanan ve Filistin Yönetimi’nin kurulduğu Oslo Barış Anlaşması’na ise şiddetle karşı.
Bu radikal İslamcı örgütün silahlı kanadını, İzzeddin El Kassam Tugayları oluşturuyor. Bu yapılanmanın 30 bin civarında savaşçısının olduğu belirtiliyor. Başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) olmak üzere birçok ülke Hamas’ı “terör örgütü” olarak nitelendiriyor. Bazı ülkeler ise Hamas’ı değil, yalnızca İzzeddin El Kassam Tugayları’nı “terör örgütü” olarak kabul ediyor. Fakat Ankara, bu konuda Batı ile aksi görüşte. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2011’de Bloomberg televizyonuna yaptığı açıklamada, “Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmediğini” dile getirmiş ve “Hamas’ın işgal altındaki ülkesini korumaya çalışan bir siyasi parti olduğunu” ifade etmişti. Aynı zamanda AKP Genel Başkanı olan Erdoğan, Çarşamba günü partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada bu sözlerini yineledi. Erdoğan, Gazze’de yönetimi elinde bulunduran Hamas için şu ifadeleri kullandı:
“Hamas bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur.”
Örgütün Türkiye’yle ilişkileri 2006’da gündeme gelmeye başladı. Hamas liderleriyle yurt içinde ve dışında görüşmeler gerçekleştirildi. Özellikle Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin 2010’daki saldırısı sonrası diyalog sıklaştı.
Hamas liderlerinden Halid Meşal, Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduğu dönemde, AKP’nin Konya’daki kongresine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hamas liderlerinden İsmail Haniye’yi 2019’da Dolmabahçe’de kabul etti. Bu ziyaret, AKP’nin internet sitesi üzerinden de duyuruldu. Gazeteci Fehim Taştekin’in 22 Ekim’de Al Monitör’de kaleme aldığı yazıya göre, İsmail Haniye Hamas’ın İsrail’e saldırdığı 7 Ekim gecesinde de İstanbul’daydı. Aynı yazıda yer alan iddiaya göre, Ankara Haniye’nin ülkeyi terk etmesini istedi. Fakat daha sonra bu iddia yalanlandı.
Ancak Gazze merkezli örgütle ilişki her zaman süt liman şekilde sürdürülmedi. Hamas, Tel Aviv’de geçen yıl 7 Nisan’da düzenledikleri saldırıyı Türkiye’nin kınamasına tepki gösterdi. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un 2022’de Ankara’ya yaptığı ziyareti de yazılı bir açıklama yaparak “endişeyle” karşıladı.
İkinci güç: İslami Cihad’a bağlı Kudüs Tugayları
Kudüs Tugayları, İslami Cihad’ın Filistin’deki silahlı kolu. Örgüt, 1969’da kuruldu. ABD ile AB, İslami Cihad’ı da tıpkı Hamas gibi “terör örgütü” olarak kabul ediyor. Euronews’te yer alan habere göre, İran destekli olduğu belirtilen İslami Cihad, Hamas ile yakın bir çizgide ve bu örgütün ardından en güçlü ikinci silahlı grup. Ancak zaman zaman İslami Cihad ve Hamas arasında da gerilimler yaşandığı biliniyor.
İslami Cihad, 1948 İngiltere mandası dönemi öncesindeki sınırları kapsayan bir İslam devleti kurulmasını amaçlıyor. Grubun 10 bin civarında savaşçısının olduğu tahmin ediliyor. İsrail, abluka altında tuttuğu Gazze’deki El Ehli Hastanesi’nde yüzlerce sivilin yaşamını yitirmesine neden olan saldırıdan bu örgütü sorumlu tutuyor. Filistinliler ise saldırının İsrail güçleri tarafından düzenlendiğini iddia ediyor.
Örgütün Sözcüsü Davud Şihab, Ekim 2020’de Anadolu Ajansı‘na (AA) yaptığı bir açıklamada, “Türkiye’nin Müslümanların vicdanı olduğu” yönünde ifadeler kullanmıştı. Ancak ilerleyen süreçte İslami Cihad da Ankara ile Tel Aviv arasındaki “normalleşmeyi” kınadı.
El Fetih’in eski kadrolarının kurduğu yapılar
Bir diğer güçlü örgüt ise El Fetih. Bu yapı, seküler FKÖ’nün en güçlü bileşeni. El Fetih, Yaser Arafat liderliğinde 1958’de kuruldu. Sol/seküler ve Arap milliyetçiliğini içeren bir karaktere sahipti. 2000 yılında başlayan “İkinci İntifada” sürecinde ön plana çıkan örgütün silahlı kanadı “El Aksa Tugayları” olarak biliniyor. Gazze’yi Hamas yönetirken Batı Şeria ile Doğu Kudüs’te El Fetih yönetimi bulunuyor.
Gazze’de 2006’daki seçimleri Hamas’ın kazanmasının ardından bu iki örgüt arasında iktidar savaşı yaşanmıştı. “Kavgalı” olan bu iki örgüt, ulusal diyalog görüşmelerini 2020’de İstanbul’da gerçekleştirdi. El Fetih lideri ve Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas da zaman zaman Türkiye’ye de geliyor. El Fetih, 2018 yılında kurulan ve şu anda İsrail’e karşı yürütülen savaşta yer alan Filistin Direniş Grupları Ortak Operasyon Odası’nda ise yer almıyor.
İsrail’e yönelik son saldırıların içinde yer alan Operasyon Odası, farklı Filistinli silahlı grupları bir çatı altında topluyor. Farklı ideolojilere sahip askeri grupların bir araya gelme gerekçesi kurulurken “eylemleri tek merkezden koordine etmek” olarak gösterilmişti. El Fetih’in silahlı kanadı El Aksa Tugayları bu yapıda yer almasa da hareketin kimi unsurlarınca oluşturulan örgütlerin “ortak oda” içerisinde olduğu belirtiliyor.
Marksist görüşlü örgütler
Marksist eğilimli FHKC’nin silahlı kolunu, Ebu Ali Mustafa Tugayları oluşturuyor. İlk kez 2001 yılında Gazze’den İsrail’e füze fırlattılar. Tugaylar, son dönemde havan saldırıları da düzenledi. Yine Marksist görüşe sahip FDHKC’nin askeri kanadını da “Ulusal Direniş Tugayları” ya da diğer ismiyle “Ömer El Kasım Tugayları” oluşturuyor. İki örgüt de şu an İsrail ordusuna karşı mücadele içerisinde.
Siyasete bağlı olmayan gruplar
Diğerlerinin aksine siyasi bir yapıyla bağlantısı olmayan direniş grupları arasında dikkati en çok “Aslanlar İni” çekiyor. Batı Şeria’nın kuzeyindeki Nablus şehrinde ortaya çıkan bu grubun üyeleri, çoğunlukla gençler. Horizon Siyasi Araştırmalar Merkezi Direktörü İbrahim Jibril Dalalsha, BBC’ye yaptığı açıklamada örgütü “Aslanlar İni’ni çoğunlukla 20’li yaşlarında öfkeli, hoşnutsuz Filistinliler oluşturuyor. Batı Şeria veya Gazze’de herhangi bir siyasi grubun parçası olmayan ve esasen İsrail işgaline karşı savaşmaya odaklanmış bir grup” şeklinde anlatıyor.
Örgüt, dün yaptığı açıklamada, Gazze’yle dayanışma amacıyla genel ve kapsamlı bir grev çağrısında bulundu. Silahlı Aslanlar İni grubu, ilk eylemini Şubat 2022’de yapmıştı. Tıpkı Aslanlar İni gibi “Gece Karmaşası” adlı hareket de yine gençlerin oluşturduğu bir grup. Onlar da herhangi bir siyasi yapıya bağlı değil. Independent Türkçe’de yer alan habere göre, 2002’de kurulan ve hücre tarzı yapılanmalarıyla bilinen Mücahitler Tugayı ile Halk Direniş Komiteleri’nin (PRC) askeri kanadı olan El Nasır Salah El Din Tugayları da aktif olarak şu an sahada yer alan örgütlerden.
Türkiye ile ilişkileri nasıl?
Filistinli örgütlerin sahadaki ortaklığını ve Türkiye ile ilişkilerini DW Türkçe’ye değerlendiren Ortadoğu uzmanı Faik Bulut, kimisi Marksist kimisi cihatçı grupların İsrail’e karşı işbirliğinin yalnızca “mevzi” ile sınırlı olduğu düşüncesinde. El Fetih içinde Abbas’ın sözünü dinlemeyerek eylemlere katılanlar olduğunu söyleyen araştırmacı yazar Bulut, “Abbas, bunların bir kısmı ile baş edemiyor” diyor.
Filistinli örgütler arasında Türkiye ile ilişkisi en güçlü grubun Hamas olduğuna işaret eden Bulut, İsmail Haniye ile birlikte Hamas’ın önde gelen bazı isimlerinin Türkiye’de bulunduğuna işaret ediyor. Türkiye’nin El Fetih’le büyükelçilik düzeyinde ilişkisi olduğunu da hatırlatan Bulut, Türkiye’nin Marksist gruplarla ise ideolojik sorunları olduğunu aktarıyor.
DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan BirGün Gazetesi’nin dış politika yazarı İbrahim Varlı da AKP’nin Hamas ile ideolojik bağlantılarına dikkati çekiyor. İki yapının da dinsel motivasyondan beslendiğine vurgu yapan Varlı, Hamas’a açıktan destek çıkıldığının altını çiziyor. Hamas’ın çok az yerde bürosunun olduğunu aktaran Varlı, “Bu büroların biri Katar’da, diğeri ise İstanbul’da. Hamas’ın orta/alt liderleri ile üyeleri, bir şekilde Türkiye’de barındırılıyor” diyor. Varlı, Türkiye’nin Hamas’ın dışında diğer örgütlerle dikkat çeken bir bağlantısı ve ilişkisi olmadığını ifade ediyor.