Emeklinin alım gücü eriyor, emekli vekil aylığı ile makas açılıyor: Sendika, TÜİK’i dava etmeye hazırlanıyor

Posted by

Açlık sınırının 18 bin 978 TL, yoksulluk sınırının 61 bin 820 TL olduğu Türkiye’de, Hazine yardımı ile birlikte 10 bin lira olan en düşük emekli aylığına yapılacak olan zammın yüzde 21 ila 25 seviyesinde olması tepki çekiyor. Emekli aylığının düşüklüğünden “sahte enflasyon verilerini” sorumlu tutan Birleşik Emekliler Sendikası, Türkiye İstatistik Kurumu’nu dava etmeye hazırlanıyor.

5 aylık enflasyon verileri (yüzde 22,72) ve Haziran ayı tahmini (yüzde 2,52) baz alındığında, emeklilere yüzde 25,81 zam yapılacak. Bu hesaplamaya göre, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “Emekliler Yılı” ilan ettiği 2024’ün ikinci yarısında, enflasyon TÜİK’e göre yüzde 75, ENAG’a göre yüzde 121 iken, en düşük emekli aylığı 10 bin liradan 12 ila 13 bin lira arasına yükselecek. Diğer bir deyişle, sayıları 16 milyonu bulan emekliden 3 milyon 600 bini, açlık sınırının yüzde 65’i kadar aylık alacak.

Emeklinin alım gücü yıllar içinde nasıl eridi?

Yıllar içinde yüksek enflasyona karşı alım gücü düşen emeklinin aylığı, hâli hazırda açlık sınırının dahi altında olan asgari ücretin de epey gerisinde kalıyor.

Yıllar içindeki değişime bakıldığında asgari ücret ve emekli aylığı kıyaslaması şöyle oluyor:

2002 yılında asgari ücret 184 TL, en düşük emekli aylığı 257 TL

2011 yılında asgari ücret 658 TL, en düşük emekli aylığı 739 TL.

2015 yılında asgari ücret 1000 TL, en düşük emekli aylığı 1065 TL.

2020 yılında asgari ücret 2324 TL, en düşük emekli aylığı 1500 TL.

2024 yılında asgari ücret 17 bin 2 TL, en düşük emekli aylığı 10 bin TL.

Emekli aylığının alım gücü kaybı, altın endeksi baz alındığında da şöyle göze çarpıyor:

2022 yılında 257 TL olan emekli aylığı ile 8 adet çeyrek altın alınıyordu.

2011 yılında 739 TL olan emekli aylığı ile 11 adet çeyrek altın alınıyordu.

2015 yılında 1065 TL olan emekli aylığı ile 6,37 adet çeyrek altın alınıyordu.

2020 yılında 1500 TL olan emekli aylığı ile 1,82 adet altın alınıyordu. 

2024 yılında 10 bin TL olan emekli aylığı ile 2,2 adet çeyrek altın alınabiliyor.

4 milyon emekli çalışıyor

Emekli aylığının alım gücündeki erimeyle birlikte, çalışan ve iş arayan emeklilerin sayısında da artış yaşanıyor. Türkiye Emekliler Derneği’nin (TÜED) SGK tarafından yayınlanan Aylık Sigortalı İstatistikleri’ni baz alarak hazırladığı rapora göre; 2020 yılında 746 bin 766 olan sisteme kayıtlı çalışan emekli sayısının 2024 Ocak ayı verilerine göre 1 milyon 871 bin 897’ye yükseldiği görülüyor. 2 milyonu aşan kayıt dışı çalışan emeklinin olduğunu da açıklayan TÜED’e göre, şu an çalışma hayatında olan emekli sayısı 4 milyonu buluyor. 

Avrupa ortalamasının 6’da 1’i

DİSK Araştırma Merkezi’nin “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu” araştırmasına göre bakıldığında da Türkiye’de ortalama emekli aylığı merkez Avrupa ülkelerinin altıda biri seviyesine gerilemiş durumda.

Ortalama emekli aylığı İspanya’da 1.417, Fransa’da 1.485, Almanya’da 1.552, İtalya’da 1.582, Belçika’da 1.717, Hollanda’da 2.003 Euro iken Türkiye’de 237 Euro olarak hesaplanıyor.

Euro cinsinden emekli aylığının Türkiye’de 2012 ve 2021 arasında yüzde 33,6 azaldığı görülüyor.

Emekli milletvekili aylığı ile arada 9 kat fark var

İktidar kanadından gelen “Refah payı olmayacak” açıklaması sonrası 96 bin 958 TL’den 116 bin 640 TL’ye yükseltilen emekli milletvekili aylığı ile asil emekli aylığı arasındaki makasın iyice açılması da dikkat çekiyor. Yapılan zam sonrası aradaki fark yaklaşık 9 kat olurken, bir süredir eylemlerle gündemde olan emekli örgütlerinden “Sefalete mahkûm ediliyoruz” sesleri yükseliyor.

Birleşik Emekliler Sendikası Genel Başkanı Mahmut Şengül, asil ve vekil emekli aylığı arasındaki farkı T24’e şöyle değerlendirdi:

“Emekliler, 40 yıl, 45 yıl çalışarak, prim ödeyerek bu hakkı elde ediyor. Milletvekilliği ise bir çalışma alanı değil, halkın kendi sorunlarına çözüm bulsun diye seçtiği vekillerin emekli aylıklarına bu kadar artış yapılırken, halkın sorunlarına bu kadar duyarsız kalınması abesle iştigaldir…”  

“Emeklilerin aylığı, yoksulluk sınırının yüzde 20’si bile değil”

Emekli aylığını “ölüm aylığı” olarak nitelendiren Şengül, şöyle devam etti:

“Yönetenler şunu göremiyor, kendi maaşları yoksulluk sınırının yaklaşık iki katıyken, emeklilerin aldığı aylık, yoksulluk sınırının yüzde 20’si bile değil. Bu şartlarda emeklilerin yaşamını idam ettirmesi mümkün değil.  

Bir ekmek 10 TL. En zengin sanayici de 10 TL’ye alıyor, emekliden 10 kat fazla alan milletvekili emeklisi de 10 TL’ye alıyor, kök maaşı 7 bin 500 olup, Hazine yardımıyla 10 bin TL alan, ya da 3 bin 500 TL, 4-5 bin TL maaş alan malulen emekliler, yaşlılık aylığı alanlar da aynı paraya alıyor. Her şeyi aynı fiyata alıyorsak, bu maaş farkı uçurumuyla ilgili bir iktidar yetkilisi veya SGK yetkilisi izahta bulunsun, bize nasıl geçineceğimizi anlatsın. Hazine’de kaynak yoksa, bunun sebebi ülkenin yönetilememesinden kaynaklı…

Zam yapmayan hem Bakan Işıkhan’ın hem de Hazine Bakanı Şimşek’in açıklamalarına baktığımızda, sadece TÜİK’in açıklamış olduğu, baskılanmış, sahte verilerle emekli aylığı belirleniyor.”

Emeklinin alım gücünün her geçen gün daha da eridiğini belirten Şengül, “Bugünkü enflasyona karşı emeklinin yaşama şansı kalmadı. Ama 16 milyon emeklinin sesini duymamakta direnen bir iktidar var” dedi.

“İktidar Avrupa’yı örnek gösteriyor ama…”

Şengül, Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki farka dair ise şu örneği verdi:

“İktidar, ‘asgari ücretten düşük emekli aylığı veren Avrupa ülkeleri var diyor. Evet ama enflasyonun düşük olduğunu söylemiyorlar. Mesela Lüksemburg’da emekli aylığı 2 bin 734 Euro, yıllık enflasyon oranı yüzde 3,5.  Hollanda’da en düşük emekli aylığı 2 bin 3 Euro, yıllık enflasyon oranı yüzde 2,7. İtalya’da en düşük emekli aylığı 1582 Euro, yıllık enflasyon oranı 2,6.  

 Geçmişte bizim paramız Bulgaristan’dan çok daha değerliydi. Bugün orada en düşük emekli aylığı 750 Leva (13 bin 593 TL). Türkiye’de ise Hazine yardımıyla birlikte 10 bin TL, fakat yıllık enflasyon burada yüzde 75,45…”  

“Bize zam yapmayın, 2002’deki alım gücümüzü geri verin”

“Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, ‘Ek zam yok’ diyor. Işıkhan’ın maaşına 29 bin TL zam gelmiş. Yeni maaşı 173 bin TL olmuş. Yine, ‘kaynak yok’ diyen Maliye Bakanı hem şu anki maaşı hem emekli vekil olması sebebiyle 49 bin TL zam alıyor. Yeni maaşı 290 bin TL oluyor. Bunlar, 7500 kök maaşı olan emekliye ‘ek zam yok, yüzde 25 zam vereceğiz’ diyorlar. Nasıl yaşayacağımızın formülünü de anlatırlarsa seviniriz. ‘Ay’a gidiyoruz, gaz bulduk, petrol bulduk’ diyorlar ama emeklilerin yaşam koşulları, ilkel çağ koşullarına geriliyor.

Bize zam yapmayın, alım gücümüzü koruyun razıyız. 2002’deki alım gücümüzü bize geri verin başka bir şey istemiyoruz.”

“SGK’yı mahkemeye vereceğiz”

Sosyal Güvenlik Kurumu, asgari ücretin altında maaş ödeyen bir işletme tespit ettiğinde cezai işlem uygular. ‘Siz 16 milyon emekliye asgari ücretin altında maaş ödeyerek suç işliyorsunuz’ dedik, en düşük kök maaşın asgari ücrete yükseltilmesini talep ettik ve dilekçe verdik. Cevabı az çok tahmin edebiliyoruz, cevap geldikten sonra bu sorunu önce yargıya taşıyacak, gelecek cevap doğrultusunda da üst mahkemelere, en son AYM, gerekirse AİHM’e kadar taşıyacağız.”

“Emeklinin yoksulluğunun en büyük etkeni TÜİK verileri” 

Emeklinin mağduriyetinin en büyük etkenlerinden birinin TÜİK enflasyon verileri olduğunu dile getiren Şengül, SGK gibi TÜİK’i de dava edeceklerini açıkladı:

“TÜİK, gerçek enflasyon verilerini açıklamıyor. Ocak ayında enflasyon verilerini açıkladılar, asgari ücrete ve emekli aylığına zam artışı yapıldıktan sonra açıkladıkları oran düşüktü, artıştan sonra ‘hissedilir enflasyon yüzde 120’ dediler. Bu da, emeklilerin ve SSK’lıların cebinden TÜİK verileriyle oynanarak nasıl haklarının gasp edildiğinin göstergesi…

SGK’ya uygulayacağımızın aynısını TÜİK’e de uygulayacağız, konuyu yargıya taşıyacağız. TÜİK’in kamuoyunu bilgilendirme zorunluluğu var. Enflasyon verisini açıklarken, enflasyon sepetinin içinde hangi ürünleri baz aldığını da kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu var.  

Emeklilerin, asgari ücretlinin yoksulluğunun altındaki en büyük etken, TÜİK’in gerçekçi enflasyon verilerini gizlemesinden kaynaklıdır.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir